-
1 signe
n m1 indice belirti [beliɾ'ti]◊C'est le signe de l'arrivée du printemps. — Bu baharın geldiğinin belirtisidir.
2 geste işaret [iʃaː'ɾet]3 en signe de göstermek◊Il a démissionné en signe de protestation. — Karşı olduğunu göstermek için istifa etti.
4 astrologie burç [buɾʧ] -
2 Zeichen
Zeichen <-s, -> ['tsaıçən] nt1) a. astrol, ling, mus işaret; ( Symbol) simge, timsal; (Ab\Zeichen) nişan; (Akten\Zeichen) işaret, sayı; (Waren\Zeichen) marka;unser/Ihr \Zeichen işaretimiz/işaretiniz, sayı/ilgi;sie ist im \Zeichen des Löwen geboren Aslan burcunda doğmuşturjdm ein \Zeichen geben birine işaret etmek;das ist kein gutes \Zeichen bu iyi bir emare değil3) (An\Zeichen, Vor\Zeichen) belirti alamet; med semptom -
3 weisen
weisen <weist, wies, gewiesen> ['vaızən]I viauf etw \weisen birine işaret etmek, birini göstermekII vtjdm etw \weisen birine bir şeyi göstermek;etw von sich dat \weisen bir şeyi üstüne almamak;jdn aus dem Saal \weisen birini salondan kapı dışarı etmek;jdn von der Schule \weisen birini okuldan atmak [o uzaklaştırmak] -
4 подавать
несов.; сов. - пода́ть1) vermekпода́ть кому-л. портфе́ль — birine çantasını vermek
пода́ть кому-л. стул — birine bir iskemle vermek / getirmek
с су́дна по́дали трап — gemiden iskele verdiler / indirdiler
2) ( ставить на стол) servis etmek / yapmak; getirmekпо́дали суп — çorba geldi
по́данный ему́ суп — önüne getirilen çorba
ку́шать по́дано — yemek hazır
3) тк. несов., в соч.э́то блю́до подаю́т с со́усом — bu yemek salçalı olarak servis edilir
4) ( давать милостыню) sadaka vermekпода́ть ни́щему — dilenciye sadaka vermek
5) (подводить для посадки, погрузки) getirmekпо́езд подаду́т на другу́ю платфо́рму — tren başka perona gelecek
маши́на по́дана́ — araba hazır
6) (заявление, просьбу и т. п.) vermekподава́ть заявле́ние — dilekçe vermek
подава́ть в суд на кого-л. — birini dava etmek, mahkemeye vermek
7) спорт. servis yapmak / atmakподава́ть мяч (в теннисе, волейболе) — servis yapmak
••пода́ть сове́т — öğüt vermek
пода́ть го́лос — ( откликнуться) ses vermek; (проголосовать за кого-л.) birine oy vermek
подава́ть знак — işaret etmek
пода́ть знак руко́й — eliyle bir işaret vermek
пода́ть ру́ку кому-л — ( для рукопожатия) elini uzatmak; ( для помощи) el vermek
пода́ть друг дру́гу ру́ку — el sıkışmak
подава́ть кома́нду — komut / kumanda vermek
пода́й наза́д! — al geri!
-
5 signaler
-
6 zeigen
zeigen ['tsaıgən]I vtjdm etw \zeigen birine bir şey göstermek; ( beibringen) göstermek;dir werd' ich's \zeigen! ( fam) ben sana gösteririm!2) (an\zeigen) göstermek;das Thermometer zeigt zwei Grad termometre iki derece gösteriyor3) ( an den Tag legen) göstermek, ortaya koymak4) ( beweisen) göstermek;nun zeig mal, was du kannst! ( fam) hadi göster bakalım, ne yapabildiğini!auf etw/jdn \zeigen bir şeye/kimseye işaret etmek;sie zeigt nach rechts sağı gösteriyor;zeig mal! göstersene!, göster bakayım!III vrsich \zeigensich besorgt \zeigen endişeli görünmek;wie kann ich mich Ihnen erkenntlich \zeigen? bana yapmış olduğunuz iyiliğe karşılık size ne;er zeigt sich heute von seiner besten Seite bugün kendini en iyi tarafıyla gösteriyor;mit ihm kann man sich überall \zeigen onunla her yerde görünebilirim2) ( sich herausstellen) ortaya çıkmak, belli olmak; ( zum Vorschein kommen) ortaya çıkmak, görünmek, gözükmek;das wird sich \zeigen bu ortaya çıkacaktır, bu belli olacaktır -
7 verweisen
verweisen*I vt1) ( hinweisen) göndermek (auf/an -e/-e), işaret etmek (auf/an -e/-e); ( aufmerksam machen) dikkatini çekmek(-in) (auf/an -e/-e);jdn in seine Grenzen \verweisen birine haddini bildirmek -
8 pointer
Iv t1 işaret etmek2 marquer işaretlemekIIv i1 sivrilmek◊Les arbres pointent vers le ciel. — Ağaçlar göğe doğru sivriliyor.
2 s'enregistrer au travail çalışanların işe giriş çıkışlarını denetlemek -
9 показывать
несов.; сов. - показа́ть1) врз göstermekпоказа́ть ребёнка врачу́ — çocuğu doktora muayene ettirmek
пока́зывать кому-л. го́род — birine şehri göstermek / gezdirmek
пока́зывать фильм — filim göstermek
пока́зывать кому-л. доро́гу — birine yolu göstermek
пока́зывать глаза́ми что-л. — gözleriyle bir şeyi göstermek / işaret etmek
2) ( изображать) göstermek, sergilemek, gözler önüne sermekа́втор пока́зывает жизнь дере́вни — yazar köyün hayatını sergiliyor / gözler önüne seriyor
3) ( проявить) göstermek, ortaya koymakпока́зывать хра́брость — yiğitlik göstermek
показа́ть своё полити́ческое лицо́ — kendi siyasi kişiliğini ortaya koymak
4) (обнаружить, раскрыть) göstermek, sergilemek; ortaya koymakпока́зывать оши́бочность чего-л. — bir şeyin yanlışlığını sergilemek / gösterme
не пока́зывать свои́х чувств — duygularını belli etmemek / dışa vurmamak
вре́мя пока́жет — zaman gösterecek (bunu)
перегово́ры показа́ли, что... — görüşmeler... gösterdi / ortaya koydu
кома́нда показа́ла хоро́ший футбо́л — takım iyi bir futbol çıkardı / ortaya koydu
5) ( об измерительных приборах) göstermeчасы́ пока́зывали три — saat üçü gösteriyordu
6) ( давать результаты) derece yapmakпоказа́ть результа́т 18 ме́тров — спорт. 18 metrelik derece yapmak
что́бы показа́ть хоро́ший результа́т в кома́ндном зачёте... — takım tasnifinde iyi bir dereceye gitmek için...
пока́занная им сре́дняя ско́рость — kaydettiği vasati sürat
на стометро́вке он показа́л (результа́т) 11 секу́нд — yüz metrede 11 saniyelik derece yaptı
я тебе́ покажу́! — разг. gösteririm / öğretirim sana!
вре́мя пока́жет — zaman gösterecek (bunu)
7) ( давать показания) ifade vermek; tanıklık etmekкак показа́л свиде́тель,... — tanığın verdiği ifadeye göre
он показа́л на тебя́ — senin aleyhine tanıklık / şahadet etti
••показа́ть себя́ — kendini göstermek
показа́ть язы́к — dil çıkarmak
проти́вник показа́л спи́ну — düşman yüz geri etti
-
10 zuzwinkern
zu|zwinkernvijdm \zuzwinkern birine göz kırpmak, birine gözleriyle işaret etmek, birine kaş göz işareti yapmak -
11 наносить
I сов.II несов.; сов. - нанести́наноси́ть бо́чку воды́ — su taşıya taşıya fıçıyı doldurmak
1) (водой, ветром) (rüzgar, akarsu, sel) yığmak; bırakmakнанесённый ве́тром снег — rüzgarın (getirip) yığdığı karlar
2) (обозначать, отмечать) göstermekнаноси́ть что-л. на ка́рту — bir şeyin yerini haritaya işaret etmek
3) ( причинять) uğratmakнаноси́ть оскорбле́ние кому-л. — birini tahkir etmek
нанести́ пораже́ние кому-л. — birini yenilgiye uğratmak; birini mağlup etmek
наноси́ть уще́рб интере́сам кого-л. — birinin çıkarlarını zedelemek; birinin çıkarlarına zarar vermek
••нанести́ визи́т кому-л. — birini ziyaret etmek
нанести́ кому-л. визи́т ве́жливости — birine nezaket ziyaretinde bulunmak
-
12 marquer
Iv t1 signaler işaretlemek3 impressionner iz bırakmak◊Cet incident l'a marqué. — Bu olay kendisinde izler bıraktı.
◊Il a marqué son époque. — Çağında iz bıraktı.
4 işaret etmek◊Ma montre marque dix heures. — Saatim on'u işaret ediyor.
5 exprimer göstermek6 gagner başarmakIIv i1 tacher iz bırakmak2 fig impressionner bir anı bırakmak -
13 давать
vermek; getirmek,kazandırmak; atmak,vurmak; müsaade etmek,bırakmak* * *1) врз vermekдава́ть де́ньги — para vermek
дава́ть уро́ки — ders vermek
дава́ть конце́рты — konser vermek
дава́ть возмо́жность — olanak vermek
дава́ть взя́тки — rüşvet vermek
в тот день дава́ли "Оте́лло" — o gün "Otello" oynanıyordu
э́то не ка́ждому дано́ — bu herkesin harcı / kârı değildir
не ка́ждому поэ́ту бы́ло дано́... —...mak her şaire nasip olmamıştır
2) ( приносить как результат) getirmek; kazandırmak; vermekдава́ть при́быль — kâr getirmek
дава́ть хоро́шие урожа́и — iyi ürünler vermek
со́лнце даёт тепло́ — güneş ısı verir
золота́я меда́ль даёт (кома́нде) пять очко́в — altın madalya beş puandır
это тебе́ ничего́ не даст — bu sana hiç bir şey kazandırmaz
э́тот го́род дал (ми́ру) мно́гих изве́стных учёных — bu şehirden birçok ünlü bilim adamı yetişmiştir
э́то расте́ние цвето́в не даёт — bu bitkinin çiçeği olmaz
3) ( наносить удар) atmak; vurmak4) в сочетании с некоторыми сущ. (производить делать)дава́ть знак / сигна́л — işaret vermek
дать два вы́стрела — iki el ateş etmek
дава́ть звоно́к — zil çalmak
5) vermekдава́ть обеща́ние — vaatte bulunmak, vaad etmek
дава́ть указа́ние — talimat vermek
дава́ть разреше́ние — müsaade vermek, müsaade etmek
6) (позволять, предоставлять возможность) müsaade etmek; bırakmak; часто переводится глаголом понудительного залогадай пройти́ — müsaade et de geçeyim
он не дал мне отве́тить — cevap vermeme vakit bırakmadı
не дава́ть спать кому-л. — birini uyutmamak
он не даст нам встре́титься — bizi görüştürmeyecek
не дать вспы́хнуть войне́ — savaşın patlamasına yol vermemek
он не дава́л себя́ сфотографи́ровать — fotoğrafını çıkartmazdı
дава́ть вы́пить — içirmek
дава́ть поню́хать — koklatmak
мы стара́лись не дать ему́ оторва́ться / уйти́ вперёд (о гонщике) — onu kaçırmamaya gayret ediyorduk
7) разг. ( определять возраст по внешнему виду) göstermekему́ бо́льше 20 (лет) не дашь — 20 yaşından fazla göstermiyor
8) разг., повел., в соч.дава́й дружи́ть — gel dost olalım
дава́й потанцу́ем / танцева́ть — gel dans edelim
дава́й пиши́! — haydi yaz!
дава́йте рабо́тать вме́сте — gelin beraber çalışalım
дай, ду́маю, пойду́ посмотрю́ — gidip bakayım dedim
дава́й я тебе́ помогу́ — yardım edeyim sana
••дать знать кому-л. — birine duyurmak
недоста́тки даю́т себя́ знать — eksikler kendini duyuruyor
он прие́хал, не дав знать — habersiz geldi
он не дал себе́ труда́ поду́мать — düşünmek zahmetine girmedi
дава́ть кому-л. поня́ть — ihsas etmek
дава́ть сло́во — söz vermek
дать себе́ сло́во не... — bir şeye tövbe etmek
дава́ть показа́ния — ifade vermek
-
14 winken
I vi1) ( Zeichen geben) işaret vermek, işmar etmek [o geçmek], sinyal vermek;mit der Hand/einem Taschentuch \winken el/mendil sallamak2) ( erwarten)jdm winkt etw birini bir şey beklemek, birine bir şey görünmekII vtjdn zu sich dat \winken el işaretiyle birini çağırmak;der Polizist winkte den Wagen zur Seite polis elini kaldırarak arabayı çevirdi
См. также в других словарях:
seslenmek — nsz 1) Uzaktan bağırarak çağırmak, ünlemek Birkaç adım yürüdü, seslendi. Yusuf Bey, Yusuf Bey. S. Kocagöz 2) e Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu. M. Ş … Çağatay Osmanlı Sözlük
numara — is., İt. numero 1) Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam Kitap sayfasının numarası. 2) Ölçü Ayakkabısının numarasını gizliyor. 3) Benzer şeyleri ayırt etmek için her birinin üzerine işaret olarak yazılan sayı 4) Öğrenciye… … Çağatay Osmanlı Sözlük